featured

Kripto paralar ‘insanların’ parasıdır

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rakıspor ve Şarapspor. Tekel’in İzmir Bayraklı’da açtığı rakı ve şarap fabrikalarında çalışan işçilerin kurduğu iki takım.

Maçtan önce Rakıspor oyuncuları rakı Şarapspor oyuncuları şarap içiyor. Seyirciler çilingir sofrası kuruyor. Lakabı olmayan kadroya giremiyor; Gececi Metin Reno Ahmet Topal Süleyman Atom Niyazi Yorgan Hikmet Pislik Erol İşkembe Hamza… Akşamcıların mücadelesi başlıyor.

Meşin top bile sarhoş. Kaleci Tarzan Ekrem’in koruduğu kalenin dibinde şarap şişesi var. Gelen topa değil direğin dibindeki şişeye atlıyor. Maçın hakemi Torik İsmet. Başlama düdüğünü çalmadan alkol kontrolü yapıyor kafayı yeteri kadar bulmamış olanları sahaya almıyor. 

Zil zurna haline ulaşılmadan maçı başlatmıyor. Kaçırdığı golün şerefine göbek atanlar kaleye girmek üzere olan topa aldırmayıp içkilerini yudumlayan savunma oyuncuları… Geleneksel RakısporŞarapspor maçlarının 21. randevusu her iki takım oyuncularının da aşırı alkolden yere yığılmasıyla 75. dakikada tatil ediliyor. Kafaları da kalpleri kadar güzel insanlar… Kupürün de dediği gibi “futbol tarihi hiç böyle bir maç görmemişti.” Yıllarca süren bu eğlenceli gelenek tuhaf takıntılarımız nedeniyle bitiriliyor. Alışığız.  

Neden böyle bir girizgâh? Hemen üstteki görselin kareleri dünyanın ahvalini çok güzel betimliyor da ondan; kafalar güzel yani. “Bir resim bin kelimeye bedeldir” diye boşuna dememişler. 

Tekinsiz günlerden geçiyoruz. Mavi gezegenin çivisi çıkmış durumda. Donald Trump ve Boris Johnson gibi hırsları sınırsız kafatasçı demagog liderlerle yaldızlanan kapitalizm gömleği dünyanın üzerinde deli gömleğine dönüştü. 

Atlantik’in bir tarafında siyasi ikbali için tuttuğu ırkçı damarı bırakmaya hiç niyeti olmayan Trump’ın ABD hegemonyasını korumaya yönelik giderek daha da şahinleşen iç ve dış politika hamleleri… 

Atlantik’in diğer tarafında da aklına gelen her yalanı söylemekten beis etmeyen nevzuhur Osmanlı torunu Boris Johnson’un İngiltere’yi anlaşmasız boşanmaya doğru sürükleyişi… 

İngiliz poundu ve ons altın fiyatlarında yaşanan sert çalkantılar anormalliklerin galebe çalmak üzere olduğuna işaret ediyor. Ve bunca hercümerç içinde tüm kötülüklerin anası olan faizleri üçer beşer indiren Merkez Bankası. 

Dengeleniyor muyuz?

Net işletme sermayesi krizi diye yazılır nakit/likidite krizi diye okunur. Ekonomide yaşadığımız tam da budur. Faiz şoku bilançolarında “vade uyumsuzluğu” olan şirketleri yerle yeksan etti. Uzun vadeli yatırımları kısa vadeli kaynaklarla finanse etmenin bedeli ağır oldu. Kur şoku bilançolarında “para birimi uyumsuzluğu” olan şirketleri altüst etti. Döviz yükümlülükleri döviz varlıklarından misliyle fazla olan firmalar sindirilmesi imkânsız büyüklükte kambiyo zararı yazdı. Küçülen ekonomi bilançoları hırpalanmış şirketlerin bir de ciro şoku yaşamasına yol açtı. Sonuç ortada borçlarına takla attırmaya çalışan şirketler yığını var bankacılığın karşısında. 

Ekonomideki şahlanmadan dem vuranları bir kenara koyduk zaten. Onlara bulaşmaya hiç niyetimiz yok. Ama güzellemenin de bir sınırı olabileceğini düşündüğü ve zerre kadar da olsa habercilik kaygısı taşıdığı için “ekonomide dengelenme sinyalleri” görmeye başladıklarını söyleyenler var ki onların da nereye baktıkları konusunda fikrimiz yok. “Ara ki bulasın” diyerek devam ediyoruz. 

Biz PMI endeksini takip ederiz. Kılavuzumuzdur. Türkiye ekonomisinde GSYH büyümesinin en iyi öncü göstergesi sanayi üretimidir. Sanayi üretiminin en iyi öncü göstergesi de Istanbul Sanayi Odası Türkiye PMI imalat endeksidir. 

Endeksin 500 eşik değerinin üzerinde olması büyüme olduğu anlamına gelir. Altı ise küçülmeye işaret eder. Endeks geçen yıl Nisan ayında daralma bölgesine geçmişti. Halen de kafasını kaldırabilmiş değil. Eldeki Ağustos verisi ekonominin dengelenmekten ziyade daralmaya devam ettiğine işaret ediyor. Kesin bilgidir. Ha bilimsel olmak ister de daralma hız kesiyor derseniz şapkamızı çıkarır selam veririz. Bilim dürüstlük ister. 

Bankacılık sektörü kredi açıyor mu?

Mebzul miktarda kriz yaşamış mahdut sayıdaki yorumcudan biri olarak kredi büyümesi başlamadan reel ekonominin kendine gelemeyeceğini söyleyebilirim. Aşağıdaki grafikte görülüyor toplam bankacılık sektöründeki kredi büyümesi olması gereken seviyenin (enflasyon oranı) çok altında seyrediyor. Özel bankalar (yeşil) ise halen havlu atmış vaziyette ellerindeki pirinçleri “kim zombi kim değil” şeklinde ayıklamaya çalışıyor. 

Merkez Bankası’nın faiz indirimleri kredi faizlerine yansıdı. Bu iyi haber de sevincimiz yine kursağımızda kalıyor. Verilmeyen kredinin düşen faizi kime yarar?

Küresel krize ne kadar uzağız?

Fed faiz indiriyor ECB parasal genişleme musluklarını açtı Brexit “anlaşmalı” halledilir ABDÇin arasındaki ticaret savaşlarına mola verildi. Böyle diyorlar. Bunları La Fontaine masallarından farklı görmüyoruz.  

Yıkan yumruk sert olan değil beklenmedik yerden ve beklenmedik zamanda gelendir. 

Finans dünyası beklenmedik yerden ve beklenmedik zamanda karşımızı çıkan hadiseleri “siyah kuğu” metaforu ile betimlemeyi pek sever. Nassim Nicholas Taleb’in 2008 yılında yazdığı kitabının isminden esinlenilmiştir. Biraz yatırımcı biraz deneme yazarı biraz borsacı biraz da filozoftur Taleb. Tüm fenalıkların anası olan “bildiğimizi sandıklarımız” konusunu harikulade işlemiştir “Siyah Kuğu” kitabında. Okumamış olanlara da sitayiş ile tavsiye ederiz. 

Siyah Kuğu aslında bir semboldür

Son derece az rastlanan beklenmedik olayları simgeler. 11 Eylül 2001 saldırısı ve türev ürünlerin tetiklediği 20082009 finansal depremi siyah kuğu hadiseleriydi. Kaos teorisini unutmayalım. Bir şeyin gerçekleşme ihtimali çok düşükse yaratacağı etki çok büyük olur. ABD veÇin arasındaki gerilimi ticaret ve kur savaşı olarak nitelendiren ve bu kadar konuşulan yerden kriz çıkmaz diyenlere Tukidides Tuzağı başlıklı yazımızı okumalarını tavsiye ediyoruz. (https://www.kriptoarena.com/yazarlar/379/kirilmaanitukididestuzagi

Trump Amerika’yı “yüksek ücretler ödeyebilecek bir üretim ekonomisine dönüştürelim” diyen akıldanelerinin etkisi altında sağa sola saldırmaya nobran ve buyurgan Beyaz Amerika’nın temsilcisi olarak tüm dünyaya gazap saçmaya devam ediyor.  Yerküre üzerindeki 8 milyar insanıyla birlikte yeni bir krize doğru koşarak gitmektedir. 

Hegemonya savaşı dünyayı imalat sektörü resesyonuna sürükledi bile (aşağıdaki grafikte Türkiye’nin de en büyük ihracat pazarı Almanya’da imalat PMI endeksinin ne boyutta daraldığı görülüyor). Tarihten biliriz ki sırada hizmet sektörü resesyonu ve finansal çöküntü var.  

Verileri yeteri kadar kurcalarsanız size her şeyi söyler. Aşağıdaki grafikte ABD getiri eğrisini görüyorsunuz. Gölgelendirilmiş bölgeler ABD ekonomisinde (küresel ekonomi diye okuyabilirsiniz) geçmişte yaşanmış resesyonları (ekonomik küçülme) gösteriyor. Getiri eğirisi ABDdeki 10 yıllık piyasa faizinden 2 yıllık piyasa faizinin çıkarılmasıyla hesaplanır (uzun vadeli eksi kısa vadeli faiz). Eksiye döndüğünde resesyon habercisidir. Geçmiş diyor ki getiri eğrisi ne zaman eksiye geçmiş arkadan kriz gelmiş.

Küresel kriz bizim gibi ülkelerden sıcak para çıkışına (para kriz bitene kadar sığınılacak liman ABD tahvillerinde bekler) neden olur. Krizin orta vadede kur üzerinde yukarı yönlü etki oluşturmasını bekleriz. Bugünden yarına gerçekleşecek bir konu değil bu ama gene de notumuzu düşerek mim koyalım. 

Dünya Piyasalarına Yönelik Beklentimiz 

Neden bu kadar telaşlanıyoruz? Getiri eğrisinin küresel resesyona işaret ettiği İngiltere’nin Avrupa Birliği’nin (Brexit) tabutuna son çiviyi çakmaya hazırlandığı Trump’ın kanayan her yaraya tuz fırlattığı bir dönemde elimizde tarihin en büyük saadet zinciri var da ondan. 

Yukarıdaki grafik finansal âlemin (fiyat ile temsil ediliyor) reel âlemden (kazanç ile temsil ediliyor) ne boyutta ayrıştığını ve patlaması an meselesi olan balonun büyüklüğünü göstermesi açısından çok önemli. Balonların ömrü iğneyle karşılaşıncaya kadardır diyerek kapatalım bu bölümü.

Dolar kurundaki genel seyir

CDS yabancı yatırımcının Türkiye risk algısını yansıtır. CDS’in düşmesi yabancı indinde Türkiye riskinin azaldığına yükselmesi de Türkiye riskinin arttığına işarettir. Son dönemdeki gerilemeye rağmen Türkiye risk primi halen kritik eşik kabul edilen 300 seviyesinin üzerinde seyrediyor. 

World Government Bonds’un CDS verilerine göre de Türkiye en riskli algılanan birkaç ekonomi arasında (kırmızı ile öne çıkarılan ülkeler CDS verisi 300’ün üzerinde olanlar). 

Gelin döviz cephesindeki iki kritik aktöre bakalım

Yurt içi yerleşik bireylerin (tüzel ile karışmasın) döviz borcu yoktur. Buna mukabil bankacılık sisteminde 1078 milyar dolar büyüklüğünde döviz mevduatları bulunmaktadır. Bir başka ifadeyle yurt içi yerleşik bireyler dövizde long (yukarı yönlü) pozisyondalar. Bizim açımızdan çok kritik bir gösterge yerlilerin ülke geleceğine yönelik beklentilerini yansıtıyor. Döviz tevdiat hesaplarında son dönemde emsali görülmemiş döviz alımı oldu. 5 Eylül haftasında da döviz pozisyonlarını azaltmadıklarını gözlemliyoruz. İyimser dönemde bile dövizden vazgeçmeyen yerlilerin Suriye riskinin (hem Fırat’ın doğusu hem İdlip) arttığı ve Merkez’in TL faizlerini indirdiği dönemde döviz satışı yapmamasına şaşırmıyoruz. 

Yabancılara da bakalım. Borsamız (genel olarak Türk varlıkları olarak okuyun) dolar bazında kendi geçmişine kıyasla halen çok ucuz (aşağıda).

Benzerlerine göre de çok ucuz (aşağıda)

Londra’dan yönetilen akbaba fonların normalde böylesine ucuz olan varlıklara hücum etmesini beklersiniz. Hiç beklemeyin çünkü ucuz olmak yetmiyor (aşağıdaki grafik). Dünyanın böylesine karışık ve fonların da son derece nazlı ve seçici olduğu bir dönemde hikâye sunmanız gerekiyor ki o da yok. 

Kur konusundaki en önemli iki aktör (yurt içi yerleşik gerçek kişiler ve sıcak para fonları) dövizde satıcı tarafa geçmediği için 200 günlük ortalama (son günlerde 560 düzeyinde) güçlü destek olarak çalışmaya devam ediyor.  

Facebook’un Libra’sı kripto para mıdır?

Libra kripto para değildir. Ama 2.5 milyar kullanıcısının sırtının kıllı olup olmadığını dün akşamki düğünde hangi renkte topuklu ayakkabıyı tercih ettiğini özelden kime yürüdüğünü bilen uluslararası bir devin dijital para çıkarıyor olması önemlidir. Bu konuyu özel olarak detaylı bir şekilde işleyeceğim. Halen kripto paranın ne olduğunu bilmeyenler düşünsün. Hele ki finansal sektörde olanlar. Tekrar hatırlatalım dünün yöntemleri ile bugünü yönetenler yarın olmayacaklar. Bu kişiler için de firmalar için de geçerli.  $ ve € başta olmak üzere Fiat paralar “devletlerin” parasıdır.  Libra (Facebook) JPMcoin (JP Morgan) “kurumların” parasıdır.  Bitcoin (kripto paralar) “insanların” parasıdır. Her üçü de hayatımızda olacaktır. Mübalağa cenk olundu diyelim ve şimdilik burada noktalayalım. 

Youtube kanalıma abone olmayı unutmayın.https://www.youtube.com/channel/UCFXnaShCdcQ6A0UrrlLZpA

Son söz:  “Probleme iyi bakın çözümü göreceksiniz (çözüm sorunun içindedir).” Anooshirvan Miandji

Erkin ŞAHİNÖZ

Kripto paralar ‘insanların’ parasıdır