ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell artık
enflasyona değil işsizliğe odaklanacaklarını söylediğinden beri dünya bir yol
ayrımına girdi.
FED artık enflasyonun yükselmesini önemsemeyip faizleri
yıllarca düşük tutacak ve işsizliği azaltmaya çalışacak. Bu durumda Amerika enflasyonun
yükselmesine gözyumacak. Yani buna göre bir enflasyon ortamına giriyoruz.
Ancak bir de karşı görüş var. Özellikle yurtdışında sayıları
azımsanmayacak bir grup ekonomist ya da piyasa profesyoneli ABD’nin ve dünyanın
aslında enflasyon değil tam tersine deflasyon ortamına girdiğini düşünüyor. Bu
görüşte olanlara göre merkez bankalarının para basması gerçek ekonomik
faaliyetleri canlandıramıyor ve faizlerin sıfır ya da negatif olması etkisiz
kalıyor.
Bu arada borsalarda tarihi yüksek balonlar oluşmuş durumda.
Örneğin ünlü yatırımcı Warren Buffett‘ın göstergesi olarak anılan borsa piyasa
değerinin ABD’nin 1 yıllık üretimine oranı %180’lere tırmandı ki bu tarihi bir
rekor. Ne 2000 ne de 2008 krizlerinde Buffet Göstergesi bu kadar yüksek
değildi.
Ayrıca dikkat çekilen bir diğer nokta FED piyasaya likidite
verse de paranın dolaşım hızının düşmesi. 1990’lı yılların ortasında 22 olan
ABD M2 para arzı dolaşım hızı 2019’da 14’e 2020 2. Çeyrek sonunda ise 1102’ye
düştü. Yani basılan paralar yaşlı ekonomilerdeki sosyolojik değişimler ve son
olarak Covid19 nedeniyle ekonomiye girip dönmüyor. Bunum yerine emlak
bonotahvil piyasaları ya da borsalara girip buraları şişiriyor.
İşte deflasyon bekleyenler aşırı şişen bu balonların
patlaması ve piyasa çöküşleri halinde ABD ve dünyanın fiyatların yükselmek
yerine gerilediği bir ortamda uzun süreli ekonomik durgunluk yaşamasını
bekliyor.
Peki deflasyon senaryosu gerçek olursa Bitcoin ne yapar?
Bitcoin fiyatını yukarı doğru iten en önemli iki etken var:
Birincisi 1971’den beri tüm dünya merkez bankaları herhangi
bir sınırlama olmadan baz para üretiyor. Oysa adeta otomatik küresel bir Merkez
Bankası şeklinde çalışan Bitcoin yazılımı ise kendi para birimi Bitcoin’i kesin
olarak 21 milyon ile sınırlandırmış durumda. Bu nedenle ilgi gören Bitcoin
yaklaşık 11 yıllık tarihinde dünyanın rezerv para birimi dolara karşı 200 bin
kattan fazla değer kazandı.
İkinci önemli etken ise Bitcoin birçoklarının düşündüğünün
aksine modern merkez bankaları gibi sadece borçfaize dayanıp sıfır maliyetle
para üretimi yapmıyor. Her bir Bitcoin’in üretilmesi için madencilik adı
verilen ve çok güçlü bilgisayarlarla elektrik harcanarak yapılan bir faaliyetin
gerçekleştirilmesi gerekiyor. Üstelik Bitcoin yazılımı her dört yılda bir ödül
yarılanması ya da halving denilen bir süreçle madencilerin ürettigi Bitcoin
miktarını yarı yarıya düşürüyor. Yani Bitcoin üretim maliyetini de ikiye
katlıyor.
Bitcoin fiyatları üretim maliyetinin altına genelde
düşmüyor. Düşse bile çok kısa sürede tekrar maliyetin üzerine çıkıyor. Çünkü
Bitcoin üreten madenciler ürünlerini maliyetin altına satmak istemiyor. Her
halving döneminde Bitcoin üretim maliyetleri yükselmeye başladığında Bitcoin
fiyatı da hızla yukarı tırmanıyor. Bitcoin en büyük dönemsel ilgi işte bu
tırmanışlar sırasında yaşanıyor.
Bitcoin’de son halving ise Mayıs 2020’de yaşandı. Üretim
maliyeti Mayıstan önce 7000 $’larda seyrederken bugün 12.000 $ civarında.
Piyasalarda beklenti önümüzdeki 12 yılda dalgalanmalar olsa da halving etkisinin Bitcoin’de yukarı yönlü
baskı oluşturacağı yönünde.
Eğer halving beklentisi gerçekleşirse çeşitli nedenlerle
yeni bir ağır deflasyon ortamına girsek bile Bitcoin bugün paralel hareket
ediyor gibi göründüğü dünya piyasalarından ayrışarak böyle bir ekonomik
yavaşlama sırasında da ayakta kalabilir hatta yine ciddi oranda artışlar
gösterebilir.