Piyasalar likidite şoku yaşıyor yaşatıyor. Merkez bankaları da ateşi söndürmek için devrede ama yangın sönmek yerine iyice yayılıyor.
Bir borç sorunu var. Yıllardır görmek istenmeyen bir bomba var o bombanın üstünde oturduk yıllardır. Şimdi o bomba patlamasın diye kıvranıyor dünya.
ABD’de şirketlerin borcu 2000 yılında 45 trilyon dolardı. Bugün 96 trilyon dolar. Şirketlerin borcu son 10 yılda %50 arttı. Ve son durumda ABD’de şirket borçlarının milli gelire oranı %47 oldu. Rekor. Eski rekorlardan sonra ekonomi durgunluğa girmişti.
Fed 2008 krizinden çıkmak için bol ve ucuz para yolunu seçti kendi eliyle düşük maliyetli borçlanabilme ortamı yarattı. Şirketler de bu yolu fırsat bildiler.
Şirketler aylarca on milyarlarca dolar tahvil ihracı yaptılar. Bu para nereye gitti? Şirketler üretim kapasitelerini istihdamı vs artırdılar mı? Borç bulunan paraya nispetle ortadaki katma değer devede kulak. Bu borç hissedarlara temettü vermek ve borsada kendi hisselerini geri almak için kullanıldı. ABD’li şirketler son 5 yılda kendi hisselerini geri almak için 3 trilyon dolar para harcadılar.
Şirketler tahvil çıkardı önceki tahvilin ödemesini yaptı. Sistem böyle devam ediyordu. Aynen 2008 krizinin sebebi olan bireylerin mortgage sarmalı gibi (eşli ipotekleri yeni ipoteklerle ödeyerek) bugün şirketler taşınamayacak borç sarmalına girdiler. Eski borç yeni borçla ödenmeye nereye kadar devam edecekti?
Başka bir sorun: borçlanmanın kalitesindeki yıllara yaygın düşüş. Son kriz sonrası yatırım düzeyi en düşük olan şirketlerle en yüksek şirketler arasında borçlanmada 7 puanlık fark vardı. Bugün bu fark 14 puana düşmüş durumda her yer çöp tahvil dolu.
Şubat ayında görülmedik bir şey yaşandı. ABD’de hiçbir şirket yeni tahvil satışı yapmadı satış planları iptal edildi.
Önümüzdeki 5 yıl içinde 4 trilyon dolarlık tahvilin vadesi dolacak.
Sadece ABD değil gelişmiş ülkelerdeki şirket borçları küresel ekonomik faaliyette yaşanacak keskin yavaşlamaya karşı savunmasızlar.
Virüsle gelen durgunluk da bu zincirin kırılması için bahane oldu bu borç balonu sönümlenebilir mi yönetilebilir mi derken bir kez daha gerçeğin duvarına toslayan piyasalar ve panik. Bu defaki farklı diye diye bir krize daha girdi dünya. Bu defaki farklı değil hiçbiri farklı değil. Sistemin beslediği açgözlülük er geç faturayı ödetiyor. Ama zarar görenler kim? Son krizde gördük gelir dağılımı iyice bozuldu. Kaybeden belli.
idraki maali bu küçük akla gerekmez
zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez
Ziya Paşa