Kriptoparalarda kanuni düzenlemeler yani regülasyonlar alanında hala tüm dünyada çok eksikler var. Dünya finansının lideri ABD olduğu için gözler özellikle Washington’da. 2021 Yılı ise ABD’nin bu alanda harekete geçtiği bir sene olarak başladı.
Yeni Biden yönetimi SEC OCC ve CFTC gibi finansal düzenleyici kurumların başına hep blokzincir ve kriptopara konularında yoğun deneyime sahip isimleri atamaya hazırlanıyor. Çeşitli kanun tasarıları ve davalar da gündeme geldi.
ABD harekete geçtiğine göre Türkiye’de de ulusal kriptopara hukuki düzenlemeleri alanında çalışmalar hızlanacaktır diye düşünüyorum.
Muhtemelen kanun koyucunun kripto paralar hakkında dört ana endişesi var:
1Özellikle küçük yatırımcının spekülatif hareketlere kapılıp kısa sürelerde büyük zarar görmesi
2Kriptoparaların yasadışı faaliyetlerde kullanımı
3Kriptopara satın alımları nedeniyle yurtdışına sermaye çıkışı olması
4Kriptopara ticareti yapanların vergi ödememesi
Bütün bunlar haklı endişelerdır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti de bu alanlarda elbette düzenleyici hukuki bir altyapı oluşturacaktır.
Bu yazıda ben 3. Maddeye değinmek istiyorum. Kriptopara ticareti yapan yatırımcılar kısa vadede değerlendirilirse yurtdışına para aktarıyormuş gibi görünebilirler. Çünkü kısa vadede özellikle en büyük kripto para olan Bitcoin fiyatı çok dalgalı. Bir yıl gibi bir kısa sürede 510 hatta 20 kat artış gösterebiliyor. Ancak yine bu kadar kısa sürelerde %8090 kayıp da yaşayabiliyor.
Şimdi kısa vadede bir yatırımcı örneğin 10 Bitcoin satın alsa bugün yaklaşık 320 bin $ öder. Dijital varlığı Türkiye’deki madencilerin ürettiği Bitcoinlerden değil yurtdışından aldığını varsayalım. Bu işlemi yerli borsalar aracılığı ile yapabilir. Türkiye’de bulunan borsayı TL ya da $ giriş kapısı gibi kullanıp yurtdışı borsadan da satın alma yapabilir. Çözmeye çalıştığımız problem gereği yatırımcının yurtdışında üretilmiş Bitcoinleri yurtdışında bir borsadan satın aldığını düşünelim. 320 bin $’ı yurtdışına göndermiş olur.
Türkiye’nin borç ödemeleri ve dış ticaret için ihtiyaç duyduğu $ yurtdışına transfer eden yatırımcı karşılığında dijital varlık olarak Bitcoin getirmiştir. Yani bir para birimi verip karşılığında parasal bir dijital varlık edinmiş oluyor.
Diyelim ki Bitcoinlerini satın aldığı yurtdışı borsada sakladı. Bir başka seçenek yine Türkiye’de bulunmayan yurtdışında elektronik bir cüzdan servisinde saklamak. Bu durumlarda bile paranın yurtdışında kaldığını varsaymak biraz fazla abartı. Önemli olan yatırımı yapan kişinin nerede olduğudur. Bakın neden:
Bitcoin alan kişi ileride değer kazandığında bu dijital varlık ile başka şeyler satın almak isteyecek. Bu durumda kişi neredeyse Bitcoinleri orada bozduracak ve harcamaları orada yapacaktır. Elektronik olarak bu dijital varlıkları yurt içinde mi yoksa yurtdışında mı sakladığı çok önemli değildir. Yurtdışı bir borsada tutuyor olsa bile yatırımcı Bitcoini çok çok kısa süreler içerisinde yerli bir borsaya transfer edip hemen TL’ye çevirebilir. Buradan da kendi banka hesabına aktarıp istediği işlem de kullanabilir.
Aslında sorun dijital bir paranın hangi mekanda tutulduğu değil. Problem kısa vadede Bitcoinin çok değer kaybetme olasılığı olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin yatırımcımız 320 bin $’ı yurtdışına gönderdi ve 10 Bitcoin satın aldı. Fiyat birden bire Bitcoin fiyatı %80 düşerse yatırımcı 320 bin $ verip sadece 64 bin $’lık bir değer elde etmiş olur. 256 bin $’lık kayıp yaşamıştır. Yani yatırımcı 256 bin $’lık bir değeri yurtdışına transfer etmiştir.
Ancak kanun koyucu sadece kısa vadeli senaryoya odaklanırsa çok önemli bir gerçeği kaçırmış olur. Hukuki düzenlemeler sosyal ve ekonomik hayatta meydana gelen olayların tarihini ve muhtemel gelişme yönünü de hesaba katmalıdır.
Bitcoin blokzincir teknolojisi sayesinde dünyanın ilk bağlantısız otomatik küresel para network’ü olarak çalışabilen bir sistemdir. Bugün dünya çapında 100 milyon kullanıcısı vardır. Bu hızla gelişmeye devam ederse önümüzdeki yıllarda milyarlarca insan Bitcoin kullanmaya başlayacaktır. Artık dünya çapında son derece büyük saygınlığı olan finansal kurumlar dahi Bitcoin kriptoparalar ve blokzincir teknolojilerinin önümüzdeki yılların çok büyüyecek bir sektörü olduğunu açık açık ifade ediyor. Dünya ekonomik forumu 2027 yılına kadar blokzincir ekonomisinin 8 trilyon $’a ulaşmasını bekliyor. Citibank şu an 32 bin $ civarında olan Bitcoin fiyatının 2021 Aralık ayında 318 bin $’a çıkacağını tahmin ediyor. Yine dünyanın en büyük varlık yönetim şirketlerinden Guggenheim bir adet Bitcoinin değerinin 400 bin $ civarında olması gerektiğini belirtiyor.
Bu durumda kanun koyucu Bitcoin fiyatının ani düşüşler gösterebileceğini göz önünde bulundurmakla beraber uzun vadede artabileceğini de değerlendirmelidir. Uzun vadede baktığımızda Bitcoin yatırımcıları fiilen Türkiye’ye adeta değer yağdırıyor.
Örneğin 2015 yılında bir Bitcoin fiyatı 250 $ iken 100 Bitcoin satın alan bir yatırımcı 25 bin $ harcamıştır. Oysa bugün fiyat 32 bin $’a yükseldiğinde yatırımcı verdiği 25 bin $’a karşılık tam 3 milyon 175 bin $’lık değer kazanmıştır. Yani bu kadar az masraf ile bu kadar çok değeri hem kendisine hem de Türkiye ekonomisine kazandırmıştır.
Eğer çıkarılacak yasalarla bankalarımızın Bitcoin saklama hizmeti vermesi tıpkı Amerika’da olduğu gibi mümkün hale getirilirse yatırımcı işte bu büyük değeri bankacılık sistemine de doğrudan Bitcoin olarak transfer edebilir. Böylece Türkiye ekonomisi bu dijital parayı varlık olarak kullanıp üzerine krediler bile oluşturabilir. Yeterki hukuki altyapımız sağlam ve yatırımcı dostu olsun. Yeterki finansal sistemimize güven yerinde olsun.
Kanuni düzenlemeler en başında yapılmış oldaydı; sadece 6 yıl önce Türk yatırımcılar toplamda 1 milyar $ verip 4 milyon Bitcoini Türkiye’deki banka hesaplarına getirebilirdi. Böylece Bitcoin yatırımcılarının Türkiye ekonomisine aktardıkları toplam değer 6 yılda 127 milyar $’a ulaşırdı!
Bu arada başka ülkelerin bankacılık sistemlerini kripto paraları açmakta geç kalmaları durumunda bırakın sadece Türkiye vatandaşlarını diğer ülkelerin vatandaşları dahi kendi kripto paralarını Türkiye’nin finans sistemine getirip saklama yolunu tercih edebilir.
Türkiye’de ikamet eden kripto para yatırımcıları aslında son 78 yılda büyük değerleri Türkiye’ye getirmiş oldular. Yapılan anketlerde görülüyor ki özellikle küçük yatırımcının Bitcoin ve kriptopara almasının sebebi bu dijital varlıkların enflasyon karşısında koruma sağlaması ve dolar karşısında bile müthiş artışlar göstermesi. Bu yatırımcı kategorisinde nihai hedef ise genellikle bir ev ya da araba satın almak. Sayı olarak Türkiye’deki yatırımcıların büyük çoğunluğunu oluşturan bu kitle satın aldığı kripto paraları yabancı dijital para borsalarında tutsa bile sonuçta hedeflerine ulaştığında bu değerleri Türkiye’yi transfer edecek. Kripto paralarını burada bozdurup burada harcayıp Türkiye’nin ekonomisini canlandıracak.
Türkiye Merkez Bankası elindeki dolarları yurtdışına gönderip altın satın aldığında doğal olarak kimse yurtdışına para kaçtığını düşünmez. Çünkü dışarıya gönderilen de parasal bir varlıktır karşılığında elde edilen de parasal bir araçtır. Üstelik altın değer kazandığında Türkiye’ye değer aktarımı da gerçekleşir.
İşte Türkiye’de ikamet eden vatandaşların kriptopara satın almaları da Merkez Bankası’nın altın satın almasından çok farklı bir işlem değildir. Aslında uzun vadede kripto para yatırımcısı Türkiye’ye yüksek oranda değer transferi yaparak hem ekonomiyi güçlendiriyor hem de döviz şoklarına karşı tedbir almış oluyor.
Bu durumda kanun koyucunun da kripto para yatırımcılarına sadece kısa vade olarak değil uzun vade olarak da bakmasında büyük fayda var. Yatırımcının Türkiye ekonomisini destekleyen faaliyetlerini engellemek yerine bunları daha kolay ve daha güvenilir şekillerde yapmasını teşvik etmek öncelikle milletimizin uzun vadeli çıkarları açısından son derece yararlı olacaktır.