Geçen Cuma günü moderatörlüğünü yaptığım bir organize sanayi bölgesi ortak akıl toplantısına şehrin ileri gelen sanayicileri katıldı. Öne çıkan başlıklar şu şekildeydi:
Herşeyden önce sanayiciler kendilerine “aslansın kaplansın” diyen bir idareden çok el uzatan çözüm üreten dertleri hafifleten ve çözümcü bir idare bekliyorlar. Özellikle çeşitli bakanlıklardaki bürokratların sanayiye yaklaşımlarında liyakat eksikliği bulmaktalar. İhracat ve gümrük işlemlerinden kambiyo mevzuatına kadar üreticiyi baltalayan yaklaşımlardan dolayı ciddi şekilde şikayetçiler.
“İsimleri bizde mevcut onlarla yakında görüşeceğiz” dedikleri bazı özel bankaların yaklaşımlarından dolayı fevkalade tepkililer. Bu bankaların yönetimlerinin batak yaratan kararları sebebiyle fayda üreten şirketlere odaklanamadıkları ve borcuna sadık olanları sürekli rahatsız ettiklerini söylüyorlar. Genelde kamu bankalarıyla alakalı bir şikayet yok ancak özel bankaların yönetilme tarzlarının yanlış olduğunu dile getiriyorlar. Özellikle banka genel müdürlerinin kararlarına karışarak onları elini kolunu bağlayan hissedar temsilcileri ve yönetim kurullarının varlığının altını çizerek “asıl ülkenin başını belaya sokan bunlar” diyerek tepkilerini dile getirdiler. Söyledikleri her cümlede aklıma şu geldi: “Onlar da bu haksız düzenin farkındalar ama kripto paralarla alakalı gelecekten ne kadar haberdarlar ?”
Neyse konuya dönelim: Hemen hemen tüm katılımcılar Türkiyede Sanayicilerin kötü muamele gördüğünü istihdam ve katma değer yaratan insanların bu derece hor görülmesinden dolayı son derece üzgün olduklarının altını çizdiler. Burası Türkiyenin üretim ve ihracat açısından önemli kalelerinden biri olduğu için bu sitemin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.
Onlara şu müjdeyi vermek isterdim: Gelecekte sosyal vazifelerin bile değere dönüşeceği kripto paralar ve blok zincir dünyasında emek verenler alın teri dökenler ve fayda üretenler kendileri kadar çalışmayanların takdirine ihtiyaç duymayacaklar. Çünkü tüm aktiviteler şeffaf bir şekilde değere dönüşürken oturduğu makamda fayda üretemeyenler kendi kendilerine yetecek bir eko sistem oluşturamayacaklar. Ancak bu müjdeyi vermekte neden tereddüt ettiğimi anlatayım isterseniz.
Eski kuşak ile yeni kuşak neden anlaşamıyor ?..
Maalesef burada da 19451965 arasında doğmuş olan kuşağın gençlerin beklentilerini tam olarak anlamayan gençlerin davranışlarına bakarak umutsuzluğa kapılan yaklaşımlarına şahit oldum. Yeniliğin teknolojiden ibaret olduğunu ifade etmelerinden sanat ve tasarım yerine “önce kodlama öğrensinler” demelerinden anladım ki biz daha uzun bir zaman çok yüksek katma değerli ürün üretmekte sıkıntı çekeceğiz. Çünkü işi değil “kişiyi kontrol etme” takıntısı sanayide devam ettikçe iş verenlerin istihdam talepleri “sorunsuz orta seviyede kabiliyetli insan” tarifinde devam edecek.
Aslında Türkiyede işverenlerin çoğu bir gerçeğin farkındalar. Vizyoner değiller. Yani sıra dışı işler yapacak derinlikleri ve bakış açıları yok. Herkesin yaptığını yaptıkları için sürekli fiyat baskısı altında eziliyorlar. Yeterince politik güce sahip olan ise Ankarayı ikna edip ithalat duvarlarının ya da başka düzenlemelerin arkasına sığınarak yaşama savaşına devam ediyor.
Özetle her tarafın haklı olduğu bir konuda işin içinden çıkmak zor. Sanayici devletten devlet sanayiciden sanayici bankacıdan bankacı sanayiciden vatandaş sanayiciden sanayici vatandaştan devlet vatandaştan vatandaş da devletten şikayetçi. Hangi tarafı dinlesek hakı bulduğumuz bir taraf var. Demek ki adalet yok. Adalet yani herkese aynı durumda eşit muamele yapılması sağlanırsa bu sorunların önemli bir kısmı hallolmuş olur. Kimse kendisine haksızlık yapıldığını düşünmez.
Yine de söylemeden edemeyeceğim: Adaleti biz istesek de istemesek de blok zincir ve kripto paralar getirecek. Belki de bu sebeple adaletsizlikten beslenen kurumlar bu işi geciktirmeye çalışıyor.