Türkiye ekonomisinin ilerleyeceği ana hatları ortaya koyan 20212023 Orta Vadeli Programı (OVP) Eylül 2020 tarihinde yayımlandı. Programda “Dijital olarak satılabilen ve transfer edilebilen dijital bir değeri temsil eden sanal varlıklar kullanılarak yapılan işlemlerin vergilendirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecek bu varlıkların suçun finansmanında kullanılmasının önlenmesine yönelik bir takip mekanizması tesis edilecek” ifadelerine yer verildi.
OVP aynı zamanda vizyon belirleyen bir metin. Burada dijital varlıklar kriptopara ve blockchain oluşumları zikredilirken sadece vergi ve kontrolden bahsedilmiş. Elbette vergilendirme de suçun finansmanını engelleme de çok önemlidir. Ancak umarım ileride bu tip metinlerde sözkonusu araçların ekonominin ve genel olarak toplumun gelişmesi ve zenginleşmesi için kullanılabileceği birçok seçenekten de bahsedilir.
Bu yazıda ben vergilendirme konusuna değineceğim. Vergi toplumsal yaşamın bir gereğidir. İmkanı olan uygun şartları taşıyan her vatandaş vergi ödeyerek devletin kendisi için temel ve çok önemli hizmetleri görmesine olanak sağlar. Elbette devleti vergileri ile finanse eden vatandaşlar ödedikleri vergilerin nasıl kullanıldığını da denetlemek ister.
Her şeyden önce kanun koyucu bir alanda vergilendirme yapacağı zaman oluşturacağı mevzuatın o sektörü boğmamasına özen göstermelidir. Aksi takdirde devlet masalda altın yumurtlayan tavuğu kesen kişinin durumuna düşer.
Bitcoin ve kriptoparalar bu araçları tanımayan ya da anlamayanlar tarafından bir çeşit şans oyunu gibi takdim ediliyor. Ancak daha dikkatli bir inceleme özellikle uzun vadeli kriptopara yatırımcılarının aslında yurtdışından Türkiye’ye adeta altın veya döviz getirdiklerini değer transferi yaptıklarını ortaya koyacaktır. Türkiye’nin uluslararası geçerliliği olan rezerv para ihtiyacı son yıllarda ciddi oranda artmıştır.
Ayrıca yine Türkiye tasarruflar bakımından oldukça zayıf bir ülkedir. Ekonomimizin gerekli yatırımları yapabilmesi için güçlü tasarruflara ihtiyacımız var. Başta Bitcoin olmak üzere kriptoparalar ise finans tarihinin gördüğü belki de en kuvvetli tasarruf araçlarıdır. Bitcoin son 12 yılda dolara karşı 800.000 kat artış göstermiştir! Uzun vadeli kriptopara yatırımcısı ülkemizin çok ihtiyacı olan tasarrufları en iyi şekilde temin eden yatırımcıdır.
Günümüzde Türkiye’de bazı özel haller hariç borsada hisse senedi yatırımı yapıp kazanç elde ettiğinizde stopaj sıfırdır. Borsadaki vergi muafiyeti ekonomik aktörleri reel sektörün üretim faaliyetlerine destek olmaya teşvik eder.
Kriptopara yatırımı yapan özellikle bilinçli yatırımcılar da söz konusu dijital varlıkların temsil ettiği blockzincir ağlarına ya da blockzincire taşınan iş planlarına yatırım yapar. Küresel ekonomi önümüzdeki on onbeş yılda hızla bir çok sektörün blokzincir ağızlarına taşındığında tanık olacak. Dünya Ekonomik Forumu 2027 yılına kadar blokzincir projelerinin toplam 24 trilyon $’lık yeni ekonomik faaliyet ve değer oluşturacağını tahmin ediyor.
Bu açıdan baktığımızda kriptopara yatırımcıları da tıpkı borsa yatırımcıları gibi reel üretim faaliyetlerinde bir karşılığı olan (ya da ileride üretim faaliyeti gösterecek olan) blockzincir ağlarına ya da projelerine yatırım yapıyor. Öyleyse benzer bir vergisel teşviğin burada da uygulanması uygun olacaktır.
Kriptopara ya da blockzincir projelerinin yurtdışında konuşlu olduğu konusu da tartışmalıdır. Bazı iş fikirlerini gerçekleştirmek isteyen kriptopara projeleri bulundukları ülkelerde faaliyet gösterecektir. Bunların yurtdışı dijital varlık gibi değerlendirilmeleri doğru olur. Yurtdışından hisse senedi alınıp kazanç elde edildiğinde vergi beyanı verilip vergi ödenir. Proje bazlı kriptopara yatırımlarında da benzer uygulama yapılabilir.
Öte yandan çeşitli blokzincir altlarına dayanan dijital varlıklarda fiziksel bir konum ya da merkez belirlemek söz konusu değildir. Örneğin Bitcoin ya da Ethereum herhangi bir ülkede konuşlu değildir. Türkiye dahil dünyanın her yerinde yer alan 10 binlerce bilgisayarlarda çalışan merkeziyetsiz sistemlerdir bunlar. Bir yatırımcı Bitcoin satın aldığında Bitcoin yurtdışında da üretilmiş olabilir Türkiye’de de oluşturulmuş olabilir. Bu durumda söz konusu dijital networkleri yabancı kabul etmemek ve vergiden muaf tutmak da mantıklı olacaktır.
Yine altının değerlenmesi ile para kazandığımızda herhangi bir vergilendirme söz konusu değildir. Kanun koyucu altını bankacılık ve finans sistemine entegre etmek ve tasarrufu teşvik amaçları ile vergi dışında tutuyor. Bu son derece doğru bir yaklaşım. Kriptoparalar da ise özellikle Bitcoin dijital altın olarak tanımlanıyor.
Öyleyse vergilerden önce aslında tıpkı bugün ABD’nin yaptığı gibi kripto paraların yasal tanımlanması yapılmalı ve kriptoparalar bankacılık sistemi ile entegre hale getirilmeli. Ayrıca başta Bitcoin olmak üzere dijital varlıklar çok kuvvetli tasarruf işlevleri ile ele alınmalı. Özellikle uzun vadeli ve düzenli kriptopara yatırımı yapanlardan hiç vergi alınmayarak Türkiye’de dijital varlık tasarruflarının artması teşvik edilmeli. Bu avantajlar sayesinde sadece Türkiye’de ikamet edenler değil yurtdışında yerleşik birçok uluslararası yatırımcı da dijital varlıklarını saklamak için Türkiye’yi tercih edecektir. Böylece ekonomimizin yatırımlar için ihtiyaç duyduğu iç ve dış tasarrufları sağlam bir şekilde temin edebiliriz.