featured

Piyasalar ve Bitcoin

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son haftalarda küresel piyasalarda özellikle de Amerikan
borsalarında tatsız bir hava var. Genelde olaylara yüzeysel bakan analistler bu
durumu Covid19 ikinci dalga korkusuna ya da teknoloji hisselerinde kar
satışlarına bağlıyor.

Ancak sorun bu kadar basit değil. Modern para sistemi
teminatlar üzerine krediler oluşturulmasıyla para üretilmesine dayanır. Teminat
zincirleri koparsa kredi zincirleri de kopar ve ekonomiler çökmeye başlar.
Krediler çökerse herkes nakite özellikle de dolara kaçmaya başlar.

2008 Krizi öncesinde Ağustos 2007’de önce Fransız BNP Pariba
sonra bir çok başka banka özellikle Amerikan emlak varlıklarına dayalı finansal
araçları teminat olarak kabul etmemeye başladı. O tarihte başlayan teminat
zinciri kırılmasını bastırabilmek için ABD 200 yılda bastığı Merkez Bankası
parasının tam 7 katını son 13 yılda bastı. 200 Yılda üretilmiş baz paranın üç
katını ise sadece 2020 Mart ayından sonra son 6 ayda piyasaya sürdü.

Tüm bunlara rağmen gelin görün ki teminat zincirleri yine
koptu. Özellikle bankaların birbirlerine teminatlar göstererek nakit
sağladıkları en önemli piyasalar ‘Repo’ piyasalarıdır. Alınan onca önleme
basılan onca Merkez Bankası parasına rağmen ABD Repo piyasası Eylül ayı
ortasında yine kurudu. Bankalar birbirleriyle repo yapmaz oldu. Bu nedenle ABD
Merkez Bankası FED 15 Eylül’de kendisi yeniden repo ihaleleri açıp piyasalara
müdahale etmek zorunda kaldı.

Ekonomik aktörler birbirlerine güvenmedikleri için özellikle
özel şirketlerin bonolarını ya da emlak kredilerine dayalı finansal araçları
teminat olarak kabul etmiyor. Böyle olunca kısa vadeli ABD devlet tahvilleri
hariç hemen tüm varlıklar satılıyor ve kabul edilen dolar teminatlara o da
olmazsa nakit dolara kaçış başlıyor. Elbette satılabilecek varlıkların başında
hisse senetleri ve sınırlı parasal varlıklar yani Altın Gümüş ve Bitcoin de
yer alıyor.

Özellikle çeyrek dönem sonlarında finansal kuruluşlar
bilançolarını temizlemek zorunda kalıyor. Bu nedenle üçer aylık dönemlerin
sonları teminat ve dolar bakımından sıkıntılı oluyor. Mart ayı sonunda birinci
çeyrek bitiminde büyük çöküş görmüştük. Borsa Altın Gümüş ve Bitcoin’de sert
satışlar olmuştu. İkinci çeyrek sonu 10 Haziran civarında da çok daha hafif ama
benzer modelde satışlar gördük. Üçüncü çeyrek sonu Eylül ayında bu sefer çok
daha sert bir şekilde üstelik reponun sorun yaşaması biçiminde yeniden aynı senaryo
ile karşı karşıyayız.

Yani piyasalardaki sorun basit bir ikinci dalga salgın
korkusu ya da teknoloji hisselerinde kar alma değil. Problemin çok daha derin
yapısal kökleri var ve Mart ayı benzeri bir panik satışa evrilme potansiyeli de
taşıyor.

Mart ayında Bitcoin 14 Şubat 15 Mart arasında yaklaşık %50
değer kaybetti. Sadece 11 Mart’ta bir günde %35’e varan kayıp yaşandı. Altın ve
Gümüş’te de sert satışlar görüldü.

Özellikle ABD’de COVID19 seçimler ya da FED’den gelecek
veya gelmeyecek bazı hamlelere bağlı olarak yeniden böyle panik satışlar
görülmesi olasılığı hoş olmasa da hala masada.

Ancak geniş çerçeveli resme baktığımızda ABD Dolara fazla
atak olmasına ve kendi para biriminin aşırı değerlenmesine izin veremez. Zaten
çok kırılgan hale gelmiş olan dünya ekonomisi de güçlü Doları kaldıramaz. Bu
durumda yeniden Mart ayı benzeri bir olayla karşılaşsak bile eninde sonunda
başta FED olmak üzere tüm önemli merkez bankaları yeniden bu sefer çok çok daha
fazla para basacaktır. Böylece kaçınılmaz bir biçimde altın gümüş ve elbette
Bitcoin yeniden hızla yukarı doğru hareket edecektir.

Üstelik Bitcoin fiyatı kendi üretim maliyetine de duyarlı.
Mayıs 2020’de yaşanan son ödül yarılanması (halving) ile Bitcoin üretim
maliyeti hızla yukarı doğru itiliyor. Halving’ten önce 7000 $ civarında olan
bir Bitcoin’in üretim maliyeti daha sonra 12.000 $’lara doğru tırmandı.

Böylece 2020 Krizi’nin ikinci dalgası olarak Mart ayı gibi
bir olay yaşanırsa portföyünde önemli miktar dolar tutanlar için yeniden Altın
Gümüş ve Bitcoin’de çok cazip alım fırsatları oluşabilir.

Piyasalar ve Bitcoin