Siz bu satırları okurken ben muhtemelen Londraya uçuyor olacağım. Orada “trustintech” yani teknolojiye güven temalı bir toplantıda konuşacağım. Dünyanın her yerinden binlerce kişinin katıldığı bu etkinliğin ev sahipliğini Huawei yapıyor.
Gelecek yıl 5Gnin yılı olacak ve şimdiden bu konuda kanaat liderlerinin görüşlerini seslendirecek platformlar oluşturuyorlar. Geçen hafta biz de Altınbaş Üniversitesinde Mahfi Eğilmez ve Işın Çelebi ile “çarşamba buluşmaları”nda tekrar bir araya geldik ve bu 5G konusunu ele aldık.
Işın Çelebi gelecek yılın sonuna kadar Türkiyenin 5Gyi kullanabilmesi için 5 milyon km uzunluğunda fiber optik kablo altyapısına kavuşması gerektiğini ifade ederken maliyetinin 50 Milyar Dolar civarında olduğunun altını çizdi. Yani İstanbul Havalimanından iki tane. Bize oldukça zaman ve para kaybına mal olan bu mega projenin yaratamadığı katma değer ile 5Gye kavuşmamız ile birlikte yaratılacak katma değeri kıyaslamıyorum bile. Bu arada 5Gyi mümkün hale getiren formülü yazan Dr. Erdal Arıkan bu buluşu tüm insanlığa armağan ederken biz “yok sağol biz tokuz” demişiz. Çinliler ise hemen sahip çıkmışlar. Demek ki öncelik tespitlerimizi doğru yapmıyoruz.
Bir bilgi vereyim sadece Stokholm şehrinin fiber optik kablo altyapısı 2 milyon km. Türkiyenin ise sadece 500.000 km civarında bir altyapısı var. Bakır kablolarla 5Gyi yakalamak mümkün değil. Çok kritik bir durumdayız.
Aslına bakılırsa 5Gye kavuşmakla beraber çoğunluğun oyunu alan herhangi bir partinin bu sebeple kimseye sormaya gerek duymadan verimsiz projelere para harcama keyfiyeti de ortadan kalkacak. Block Zincir teknolojileri ve hızı artan iletişim sayesinde vatandaşlar fikirlerini ve reylerini doğrudan yansıtabilecekler. Anayasaları değiştirerek etkisiz hale gelen parlamentolar yerine kadınerkek eşitliğinin sağlandığı gerçekten egemenliğin kayıtsız şartsız millete verildiği bir model ortaya çıkacak.
Şu anki model Kanun yapıcı olarak seçilenlerin iktidar ya da muhalefette olun sürekli liderin tahakkümü altında olması sonucunu ortaya çıkardığı için “sade vatandaşın bilgisi yeterli olmaz” eleştirisi havada kalıyor diyebilirim. ABD İngiltere Rusya Türkiye ve birçok ülkede parlamentoların yasalaştırdıkları veya görmezden geldikleri meselelere bakınca her tarafta ciddi bir liyakat sorunu olduğu aşikar. “Çoğunluğun tiranizmi” ancak teknolojiyle alt edilebilecek tehlikeli bir seviyeye ulaştı diyebilirim.
Bu çerçeveden bakınca neden iktidarların teknolojiyi geliştiren işlere imza atmaktan çekindikleri sadece seçmenin gözünü boyayacak bol para harcanan ama katma değeri düşük şaşaalı işleri talep ettikleri ortaya çıkıyor. Merkez Bankaları ve Para Otoriteleri de benzer şekilde eldeki modelin artık çalışmadığını görerek ufak tefek dokunuşlarla ayakta kalmaya çalışıyorlar. Geçen haftaki yazımda kripto paraların konuşlanmasını geciktirecek konvansiyonel hamleler konusunda uyarıda bulunmuştum.
Son günlerde tekrar “Kanal İstanbul” projesinin seslendirildiğini görüyorum. Halbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan “fiber optik kablo yatırımı önceliklidir” diye açıklama yapıyor. Demek ki bazı çıkar grupları şahsi menfaatlerini seslendirmeye çalışıyor. Devletin en yüksek mertebesinden de “sırası değil” şeklinde bir cevap veriliyor. Diliyorum ki bu mücadeleyi basiret kazansın ve Türkiye gelecek yıl 5Gye dahil olsun. Yoksa önce 4.5G dediğimiz gibi gelecek yıl 4.75G deyip kendimizi kandırmaya devam ederiz.